26 Ağustos 2018 Pazar

Hala Beyinsizim


Yaşım oldu 23, hala herhangi bir durumda nasıl soğukkanlı olacağımı veya çıkarıma uygun tepki gösterebileceğimi kestiremiyorum.

  10 parmak yazmayı unutmuşum. What a shame.

  Baştan başlayayım;

  Çalıştığım yerde mobbing e maruz kalıyorum yaklaşık 1 aydır. Hem de öyle böyle değil. Önüme 3 kere sözleşme koymasına rağmen, üstüm olan kaltak, imzayı attıktan sonra -tahmin edileceği üzere- birden 180 derece döndü.


   Geçen yıl oradaki ilk yılım olduğundan ötürü fazla etliye sütlüye karışmadan,; kafamın üstüne basa basa tepeme çıkmasına, yaptığım her şeyin kaymağını onun yemesine izin verdiğim, diploması bile olmayan yarrrrrrak herif işi bırakınca bizim kaltak delirdi. Neymiş, müşteriler çok seviyormuş, onu kaybetmemiz büyük bir kayıp olmuş, inşallah tekrar geri gelip bizimle çalışmak istermiş, hepimize neşe getiriyormuş.


   Adam yılın 1 ayından fazlasını izinli geçirdi. Rapor bile değil. İzin. Ulan zaten sene içinde fix 2 hafta, yıl sonunda fix 2 ay tatilimiz var.


    ''Sırtım ağrıyor, ay bel fıtığım varmış, allah sizi inandırsın haziranda zatürre oldum, az daha ölüyormuşum çünkü 160 kiloyum, işe gitme dedi doktor çünkü kalp krizi geçirebilirmişim, bu iş beni hasta ediyor çünkü adalet yok burada, allah, hak, hukuk, adalet...'' Ciddi anlamda bu bahanelerle bütttttün özel günlere gelmeyip, katiyen formal giyinmeyip, işini kessssinlikle düzgün yapmayıp, artık aralarında ne varsa bizim kaltakla araları iyi diye dünnnnyanın parasıyla milletin hakkına giren herif işten ayrılınca bizimkinin bir arkasından ağıt yakmadığı kaldı. Elinden gelse tanrılara bakire kız armağan edip adamı büyüyle geri getirmeye çalışacaktı.


     Ama daha güzel bir fikir buldu: Bize eziyet etmek.


     Neymiş, yarak herif bizim yüzümüzden gitmiş. Onu mutsuz etmişiz, o çok çalışıyormuş, ailevi problemleri varmış, yalnız olduğundan ötürü aklında hep burası varmış da ondan mutsuzmuş, yarrrrağımın hayatı işten ibaretmiş. Yazıkmış.


     Zaten sene içinde ''Toplanıp ona sarılıp onu sevdiğinizi söyleyin''' diye darlamıştı herkesi ki yapan da oldu.


     Neyse, senenin daha ikinci gününde bu kaltak bizi toplayıp o yarrağın raporlu olduğunu söyledi. Onun yerine biz çalışaymışız ancak para almayacağız, çalıştığımız extra gün yerine izin almayacağız, sadece kaltağın götünü toplayacağız. Hayır deyince ağzımıza bir güzel sıçtı, gereksiz bir yığın iş yükledi, üstlerimize boş durduğumuzu, çalışmadığımızı ima edip tasmamızı sıkı tuttu aklınca. İlk ben hayır dediğim için de ''Sen zaten stajyersin, ben ne dersem evet demek zorundasın deyip gülmeye başladı. ''Hayır, ben stajyer değilim. ..... fakültesinden mezunum ve bildiğiniz üzere bu ikinci yılım'' dediğimde ise ''Aaa bak gözleri doldu yazııık ben seni küçümsemek için söylemiyorum ki, keşke ben de senin yerinde olsam, hem stajyer olmak çok güzel bir şey, yeni yeni şeyler öğreniyorsun'' deyip kahkaha atmaya başladı. Son olarak da son fikrimizi sordu. Ben hayır dedim, diğerleri evet deyince hepimizi bir güzel ''Evet evet harikasınız süpersiniz'' diye odasından kovdu.


    Sonuç olarak o zamandan beri dedikodumuzu yapıyor. Sıkıntı şu ki,  normal çalışmamız gereken saatin üstüne 5'er saat daha koydu ama sözleşmede yok. Bir an kızgınlığıma yenik düşüp istifa etmekten çok korkuyorum. Ama şubata kadar sabretmem gerektiğini de biliyorum. Aslında çok da sallamıyorum ama arada anksiyete atakları geçirmeye başlayıp hastanelik olduğımdan beri biraz endişeliyim.


   Mantıklı düşünürsek, kaltağa kulaklarımı kapatıp kendi bildiğimi yapınca zaten hayatımda bir değişme olmayacak. Onun da bu sene son senesi olduğu belli, herkes canından bezmiş durumda. Ama işte... Kitap okumayı yine artırabilirsem kaldırabileceğimi düşünüyorum. Ama o kaltak elimde olan 5 dakikaya bile göz dikmiş durumda. Ne yapacağımı pek bilemiyorum açıkçası.